Dilara ATEŞ


LOTUS ÇİÇEĞİ

Gözü dönmüş bir hırs, duygusal bir doyumsuzluk, egolar ve katı bir vicdan; İşte böyle bir kokuşmuşluk var bu yüzyılda; zamanın her anına sirayet etmiş gerçekten değerli olan ne varsa yok olmuş, elimizin altından usulca kayıp gitmiş haberimiz olmadan.


Gözü dönmüş bir hırs, duygusal bir doyumsuzluk, egolar ve katı bir vicdan; İşte böyle bir kokuşmuşluk var bu yüzyılda; zamanın her anına sirayet etmiş gerçekten değerli olan ne varsa yok olmuş, elimizin altından usulca kayıp gitmiş haberimiz olmadan.

Değerleri gözetmenin adı ise takıntı olmuş. Sadakate önem vermenin adı geri kafalılık, seçici olmak ego ve önüne gelenle aynı samimiyeti kurmamak neredeyse soğukluk olarak lanse edilir hale gelmiş. Demem o ki; neredeyse gevşek olmamakla suçlandığımız bir dönemle karşı karşıyayız. Artık bu dönemde yaşamak zor olduğu kadar insanlara olan tahammül seviyemiz de vahşi bir bal porsuğuna dönüşmüş bulunmakta…

İçi boş kof kişilikler silsilesi, ifadelerinde zerre netlik barındırmayan, tek hedefleri insanlara çamur atmak ve nezaketten bihaber mahlûklar hiç tükenmeyecek. Tükenmediği gibi hızla artış gösterecek gibi… Ben artık bu çağdan beklentileri olan birisi değilim lütuf, iyi niyet gibi benzer duyguları beklemeyi bıraktım. Maneviyatı kitaplardan, huzuru sokak hayvanlarına verdiğim sevgiden topluyorum. Yanlış yüzyılda genç olmanın dayanılmaz ağırlığı üzerimde olsa da hâlâ hayatı seven yönümüzün sağ olması ve yıldızların şahitliğinde kurulacak sıcak hayallerimizin varlığını unutmamalıyız.

Yazar diyordu sahi: “Lotus çiçeği bataklıkta yetişmesine rağmen temiz kalabiliyormuş bizler içinde bulunduğumuz bu bataklığa rağmen hep temiz ve güzel kalalım.”