İstanbul’da bir okulun müdürü, ne idüğü belirsiz Iraklı bir mülteci tarafından öldürüldü. Sarsıldık; çok üzüldük.
Tüm ülke ve eğitim camiası bu melun ve meşum saldırıyı lanetlerken, baterin beteri bir durumla karşılaştık. Bir dönem yaptıklarıyla gündem olan Türkiye Ermenisi olan ve ismini yazarak sütunları kirlettiğimiz Sevan Nişanyan isimli muhtemeldir ki nesebi gayrı ahih karaktersizin sosyal medyadan yazdıkları kanımızı dondurdu:
“Genç bir insanın hayatını bilerek ve isteyerek kaydıran birinin orantılı şekilde cezalandırılması doğrudur. Bazı koşullarda öldürmek bir yöntem olabilir. Genç bir insanın hayatını bilerek ve isteyerek kaydıran birinin orantılı şekilde cezalandırılması doğrudur. Bazı koşullarda öldürmek bir yöntem olabilir.11 yıllık okul hayatımda belki 60 öğretmen tanıdım. En az yirmisi kompleksli, sadist, cahil, içten pazarlıklı puştlardı. Birini dahi imha etmeğe cesaretim yetmediği için hep kendimi suçlarım.”
Kahpe kasığının ürünü bu deyyusu ekber, bununla da yetinmedi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal’i de kastederek, “Öldürülen İbrahim Bey’i tanımam ama arkasına aldığı posteri tanıyorum” deme şerefsizliğini de gösterdi. Dahası da var, bu sosyal medya paylaşımının altına “Evet ya iyi olmuş” türünden yorumlar yazanlar da oldu bu ülkede iyi mi?
Bir kez daha anladık ki, ülke düşmanı, devlet düşmanı haysiyetsizler mangasının çapı genişlemiş, cesaret bulmuş, kendilerince Türkiye Cumhuriyeti’ne meydan okuma faslına geçilmiş… Görevi başında öldürülen bir okul müdürünün üzerinde tepinmeye yeltenecek kadar aşağılık seviyenin altına dahi inebilen türedi tip pespayeler, mutlaka ama mutlaka hukuk önünde hesap vermeli…
Şimdi diyeceksiniz ki, iyi de arkadaş, Sevan Nişanyan kim ya…
Bir dönem iktidara yaltaklanan, Anayasa değişikliği sırasında “Yetmez ama evet” diyen tayfa içinde yer alan…
Ardından bir kavanoz dışkıyı karısının üzerine boca etmekle gündeme gelen…
İslam’a ve Hz. Peygamber’e hakaret ederek ceza alan…
SİT alanı üzerinde inşaatların mührünü kırarak 3 ayrı dönemde mühür fekki cezasıyla 11 yıl hapse mahkûm olan ve sonrasında tutuklu bulunduğu cezaevinden kaçarak Yunanistan’dan sığınma hakkı isteyen aslında tam bir orası çocuğudur. Orasının çocuğu, hâlâ yurt dışındadır…
Türkiye’de doğan, büyüyen, ekmeğini yiyen, sonrada ihanet eden puşt zulasıdır kendisi. Ne yazık ki az olsa da kendisine benzeyen tipler de bu ülkede yaşamaktadır. Bu modelleri tanıyın ve iyi bilin, unutmayın…
