DEVLET BU İŞE EL ATMALI

DEVLET BU İŞE EL ATMALI

Konut sorunu hakkında: “Aslında bu konu inşaat maliyetlerinin çok artması ve insanların alım gücünün azalması ile meydana geldi diyebiliriz. Tabi bu sorunun bazı sonuçları da olacaktır. İnsanlar daha küçük konutlarda yaşamaya alışacak ve daha küçük konut tasarımına yönelim olacaktır. Sorunun çözümü adına bir şubemizde önermişti devlet vatandaşa kiralık konut yapabilir.”

Mimarların sorunu hakkında: “Kamuda çalışan mimarların ücret eşitsizliği sorunu var, akademide akademik kadro sorunu var, ücretli çalışan mimarlarımızın taban ücret sorunu var, şantiye şefliğinde sorun var serbest çalışan mimarlarımızın “en az bedel sorunu” var. Belki de şu an içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntılarla beraber de en çok gündemimize aldığımız konu serbest çalışan mimarlarımızın en az bedel sorunu.

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Mimarlar odası ile yolunuz nasıl kesişti?

Merhabalar hoşgeldiniz. Murtaza Er, yaklaşık 8 yıldır şehrimizde mimarım. Erciyes üniversitesi mezunuyum. Yine hayat yoğunluğundan diyelim Erciyes Üniversitesinde henüz tamamlayamadığım yüksek lisans eğitimim var. Mimarlar odası ile ilişkilerimiz öğrencilik yıllarımızdan başladı. Odamızın farklı etkinliklerine öğrencilik yıllarından ilgi gösterip katılıyordum. 3 dönemdir mimarlar odasında yönetim kurullarında farklı görevlerde bulundum, bulunmaya da devam ediyorum. Yani mesleğe adım atmadan ve meslek hayatımın büyük kısmında mimarlar odası hep vardı diyebilirim.

Ciddi yoğunluk oluşturan çalışmalarınız var. Bunları biraz da sizden dinlemek isteriz.

Aslında bunun fark edilebilmesi bile bizi fazlasıyla memnun ediyor diyebilirim. Çünkü gerçekten ciddi zaman ayırıp bu çalışmaları yapıyoruz. Genç ve enerjik bir yönetim kurulumuz var. Bu çalışmaları yapabilmemizi arkadaşlarımızın enerjisine ve üyelerde karşılık bulmaya borçluyuz diyebilirim. Yani yaptığımız bir etkinliğe; bu mesleki bir söyleşi olur, eğitim olur, çalıştay olur, teknik gezi olur üyelerimizden talep oldukça biz bir yenisini daha düzenlemek adına daha çok çalışıyoruz. Sosyal medyamızı ve internet sitemizi aktif kullanıyoruz diyebilirim. Mesleki sorunlar üzerine yaptığımız çalışmalar, resmi kurumlar ile konu hakkında görüşmelerimiz dahil tüm etkinlik ve çalışmalarımızı üyelerimizin dijital ortamda duyuruyoruz. Etkinlik ve çalışmaları sondan başlayıp sayalım deseniz emin olun arada atladıklarım olur. O nedenle yoğun geçen mimarlar odası çalışmalarını dijital mecralarda takip edebilirsiniz.

Çalışmalarınızdan bahsettiniz. Kayseri de odacılık yapmanın zorlukları nelerdir? Sonuçta gönüllük esaslı olarak yaptığınız bir işte sizi yoran şeyler var mı?

Fiziksel olarak yorgunluğumuzu, sonuçlarını aldığımız işlerin keyfi unutturuyor diyebilirim. Psikolojik kısmı biraz daha farklı, bu tarafta yoran şeyler olabilir. Mesela Odacılığın temelinde birlik ve dayanışma var. Meslek odası olarak herşey den önce üyelerinizin birlik olmasını ve bu birlik olmanın gücünü hissettirmeniz gerekiyor. Ancak Türkiye’de oda, sendika vb kurumlarda; ülke menfaatlerini gözetmek amacıyla kurulan resmi derneklerde, hatta akademide yaptığınız bir çalışma veya yapacağınız bir açıklama; sizi bir anda siyasi söylem zeminine taşıyabiliyor. Dolayısıyla yaptığınız her işte söylediğiniz her sözde daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor. Aslında bu da bizleri yoran bir durum. Sadece Kayseri özelinde değil Türkiye’nin genel iklimi böyle diyebilirim. Biz de bu siyasi sıkışmışlık içerisinde oda faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Belki bu konuda ülke olarak zihinlerimizi temizlememiz gerek diyebilirim.

Odacılıkta karşılaştığınız sorundan bahsetmiş oldunuz. Mesleğinizi sormak istiyorum. Mimarlık mesleğinin güncel sorunları nelerdir?

Bir dokunup bin ah işitebilirsiniz… Aslında mesleğimizi yapmak isteyen tüm meslektaşlarımızın kendi alanlarında önemli sorunları var diyebilirim. Kamuda çalışan mimarların ücret eşitsizliği sorunu var, akademide akademik kadro sorunu var, ücretli çalışan mimarlarımızın taban ücret sorunu var, şantiye şefliğinde sorun var serbest çalışan mimarlarımızın “en az bedel sorunu” var. Belki de şu an içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntılarla beraber de en çok gündemimize aldığımız konu serbest çalışan mimarlarımızın en az bedel sorunu. Hatta bu konu hakkında da açıklama metni oluşturuyorduk sormanız iyi oldu. Bizim Kayseri şubemizde yaklaşık 300’e yakın mimarlık ofisi var. Türkiye genelinde bu oran toplam üye sayımıza oranı yaklaşık %15’lerde. Ancak ofis sahiplerinin etkilendiği bu sorun, dolaylı olarak bu ofislerde çalışan ücretli çalışan meslektaşlarımızı da etkileyince üyelerimizin çoğunluğu etkilenmiş oluyor. Nedir “En az Bedel”? Bir mimarın bir projeyi çizdiğinde mimarlar odası tarafından her yıl yapı sınıfı ve özelliklerine göre belirlenen alması gereken asgari proje tutarı. Ne yazıkki ülkemizde bunun denetimi yapılmıyor. Serbest piyasa şartlarında bu kadar fazla mezun mimar varken ve sizin mimarlık fakültesinden sonra mesleki anlamda hiçbir yeterlilik ve akreditasyon programınız yokken bu piyasa şartlarında en az bedelin denetlenememesi ciddi sorunları meydana getirmektedir. Kentlerimizin geleceğini oluşturan yapı sektörünün tasarımcılarının mesleği olan mimarlık mesleği piyasa şartlarında sürümden kazanılacak bir meslek grubu değildir. Değerinin altında yaptırılmaya çalışılan her iş çevremizde yeni bir niteliksiz yapıyı, bu niteliksiz yapılarda kötü şehirleşmeyi doğurur. Ülkemizde yapının temel malzemeleri demir ve betonun bile yaklaşık 3 kat arttığı bir dönemde mimari proje fiyatları ne yazık ki istenilen oranda artamamaktadır. 

Devletimiz, yerinde yapılacak bir yapıyı ne müteahhitine ne arsa sahibine ne de mimarına ait olarak görmemelidir. Yerinde belki de yüzlerce yıl durabilecek yapılar ülkemizin yapı stoğunu ve dönemin mimarlık kültürünü oluşturacaktır. Devletimizin bu yapı stoğuna sahip çıkması gerekir. Dolayısıyla bu yapı stoğunun nitelikli hale gelmesi adına adımlar atılmalıdır. Aksi durumda mimarlık mesleği önce nitelik kaybına uğrayacak daha sonra mimarlık ofisleri sürekliliğini kaybedip kapanmaya başlayacaktır. Konu hakkında mimarlar odası olarak üzerimize ne düşerse yapmaya hazırız diyebilirim. Birçoğu kanun düzenlemesi şeklinde çözülecek sorunlar gibi görünse de kanun değişikliği gerektirmeyen çözüm önerilerimizi de zaman zaman resmi kurumlara paylaşıyoruz.

Mesleğin sorunlarının şehirlerimizde oluşturacağı tahribattan bahsediyorsunuz. Çözüm önerileriniz var mı?

Tabiki. Çoğu platformlarda ifade etmeye çalışıyoruz. Birçok meslek grubunda olduğu gibi bizde de mezun fazlalığından kaynaklı nicelik yığılması var. Hem bunun önüne geçmek hem mimarlık eğitim sistemini en baştan ele almak adına öncelikle ülkemizde mimarlık eğitim politikası belirlememiz gerekiyor. Bu eğitim politikası sadece lisans eğitimini değil lisans eğitiminden sonra da zaman zaman mesleki yeterliliği denetleyen bir kurgu ile planlanmalı. Eğitim planlamasından sonra Avrupa’da birçok ülkede olan mimarlık politikalarımız olmalı. Uzun bir konu belki ama meslek haklarımızdan, yeni yapı üretiminin diline ve  tarihi yapılarda korumaya kadar birçok sorunun çözümü bu yasa ile olabilir. Kısacası ülke olarak mimariye bakış açımızı belirlememiz gerek.

Ülkemizde son zamanlarda yaşanan konut sorunun nasıl değerlendiriyorsunuz?

Konut sorunu özellikle pandemiden sonra tüm Avrupa ülkelerinde var diyebiliriz. Ancak biz de bu sorun biraz daha fazla zira konut sorunun karşılaştırıldığı Dünyadaki 150 şehir arasında bizim 3 büyük şehrimizin ilk 10 da olduğu bir araştırma okumuştum. Aslında bu konu inşaat maliyetlerinin çok artması ve insanların alım gücünün azalması ile meydana geldi diyebiliriz. Tabi bu sorunun bazı sonuçları da olacaktır. İnsanlar daha küçük konutlarda yaşamaya alışacak ve daha küçük konut tasarımına yönelim olacaktır. Sorunun çözümü adına bir şubemizde önermişti devlet vatandaşa kiralık konut yapabilir. Yine bazı ülkelerde yabancı vatandaşa konut satışını zorlaştıran düzenlemeler getirilmişti. Bu tarz öneriler geliştirilebilir.

Tüm bu yoğunluklarla birlikte düşündüğünüzde mimarlar odası sizin için neyi ifade ediyor? Oda olarak şunu da yapabilsek dediğiniz şey var mıdır?

Mimarlar odasını artık kendi evim gibi hissediyorum diyebilirim. Biraz sahiplenme duygusu ile ilgili bir şey galiba. Bizim üyelerimize oda ile ilgili empoze etmeye çalıştığımız şey aidiyet duygusu. Yaptığımız her çalışma ile üyelerimizin odaya aidiyetini artırmaya çalışıyoruz. Bendeki biraz daha “sahiplenme” boyutuna geçti diyebilirim. Aslında sadece bana özgü bir durum da değil odada uzun yıllar yöneticilik yapmış tüm meslek büyüklerimizde bu sahiplenme duygusunu görebiliriz. Çok zaman geçirip emek sarf etmekle ilişkili bir duygu galiba.

Bunun dışında oda olarak şunu da yapabilsek dediğimiz birçok şey var aslında. Çünkü zaman zaman kendimize özeleştiri yapan bir ekibiz. Ancak bir tanesinden bahsedeyim. Mimarlık festivalleri. Kayseri de mimarlık festivalleri serisi başlatmak istiyoruz. Şehrimizde 4 tane mimarlık fakültesi var. Bu öğrenci yoğunluğunu ve şehrin tarihi dokusunu düşündüğümüzde mimarlık şehri diyebiliriz. Hem de Mimar Sinan’ın doğduğu şehir burası. Dolayısıyla belirli zaman aralıkları ile ‘mimarlık festivalleri’ düzenleyebilsek iyi sonuçlar verebilir diye düşünüyorum.

Peki böyle bir çalışmanız var mı? İçerik hakkında bilgi verebilir misiniz?

Evet hayal ettiğimiz organizasyonla ilgili bazı girişimlere başladık diyebilirim. İçerik konusu şimdilik biz de kalsın, çünkü henüz birçok şey netleşmedi.

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Mimarlar odası gücünü 80 bin üyesinden alan bir meslek odası. Bizde mimarlar odası yönetimi olarak üyelerimiz için çalışmalarımıza aynı yoğun tempoda devam edeceğiz. Mesleğimizin itibarı yanında odamızın da toplumda itibarı için çalışmaya devam edeceğiz. Ben üyelerimiz adına böyle bir sohbet fırsatını bize verdiğiniz için gazetenize teşekkür ederim.

Röportaj: Erhan KAN - Fotoğraflar: Memduh BORAZAN

  

 


RÖPORTAJLAR 1.07.2022 10:07:00 0