Metin SÖNMEZ


HERKES KENDİ PAYINI ALSIN!  

El frenini çekmiş, futbolu topyekûn beyninde bitirmiş bir Antalyaspor, geldi Kayseri’den üç puanı cebine koydu gitti. Dünkü maçın özeti budur.


El frenini çekmiş, futbolu topyekûn beyninde bitirmiş bir Antalyaspor, geldi Kayseri’den üç puanı cebine koydu gitti. Dünkü maçın özeti budur.

Eksikleri sebebiyle sağ bek Veysel ve Sol bek Fedor Kudryasov’dan iki stoper üreten konuk takım, üç pası yapmakta zorlandığı bir mücadeleden galibiyetle ayrılıyorsa, Kayserispor adına sorgulanması gereken çok ama çok şey var demektir.

Yağan kar ve soğuk havaya karşı “Günlük güneşlik sıcacık Antalya’dan geldik, bu maçta nereden çıktı gibi” diye karşılaşmaya başlayan rakibi görünce, Kayserispor bunları hallaç pamuğu gibi atar diye düşündük. Fakat dakikalar ilerledikçe yanlış düşündüğümüzü anladık. Rakip ne denli kötü futbola endeksliyle, sarı-kırmızılılar da aynı frekansın içine girerek, kötünün de kötüsü nasıl olur gösterdi bize.

Daha net anlatmak gerekirse, Kayserispor “mış” gibi yaptı… Oynuyormuş gibi yani… Lakin oynamadı. Rakibe baskı kurar gibi yaptı ama kuramadı. Oyunun hâkimi gibi göründü, değildi. Adamlar tıngır mıngır bir kez geldi, golü buldu.

Anlatmaya çalıştığım şu: Bu kadar isteksiz, hiçbir şey yapmama adına direnç gösteren rakibe karşı bu denli yetersiz bakiye olarak kalıyorsan, gelecek adına hangi umuttan bahsetmek gerekir?

Yahu can derdine düşmüş bir futbol takımının 90 dakikası bu mu olmalı?

Lig’in alt tarafı fokur fokur kaynarken, bir türlü maç kazanamıyorsanız, hem de evinizde bunu başaramıyorsanız, size ne söylesek az…

21 yabancı futbolcunuz varsa ve bunların büyük çoğunluğu futbola yabancıysa, konuşulması-yazılması gereken çok şey var… Hadi biz şimdi bu durumu sorgulamayalım… Ancak bu takımın futbol diye oynamaya çalıştığı şeyi neyle izah etmek mümkün?

Tamam… Her şeyi anlayabilirim, lakin dünkü Antalya takımına karşı kaybedilen üç puanı hiç kimse, hiçbir biçimde izah edemez…

Koskoca bir şehrin kaderi resmen avuçlarımızın içinden göz göre göre kayıp gidiyor.

Teknik Direktör Hamza Hamzaoğlu’ndan, oynayan oynamayan futbolcusuna kadar herkes kendi payına düşüne sorgulamalı.

Artık sıkıyönetim mi, ilan edersiniz, net ve sert yani radikal kararlar mı alırsınız bilinmez ama gidişat gidişat değil haberiniz ola!