Metin SÖNMEZ


HEPİ TOPU 6 KİLO PASTIRMA MI?

Sahiden ilginç günlerden geçiyoruz: şaşakalmamak mümkün değil.


Sahiden ilginç günlerden geçiyoruz: şaşakalmamak mümkün değil.

Olmaz, olamaz denilen ne varsa, deyim yerindeyse karşımızda arzı-ı endam ediyor.

Hani derler ya halk arasında her boyayı boyamıştık, bir fıstıki yeşili kalmıştı diye, olay aynıyle vakidir.

O zaman anlatalım: Kayseri’de bir şarküteride yaşanıyor. Hırsız içeri giriyor, pastırmayı görünce, montunun içine koyup, sırra kadem basıyor. Haliyle iş yeri sahibi de kameradan olan biteni izledikten sonra, “Ben böyle bir şey görmedim” diyor.

Biz de görmemiştik, tek başına bir parça pastırma hırsızlığını. Hepi topu 6 kiloluk bir pastırma… Adam her şeyi göze alarak 6 kilo pastırma için gözünü karartıyor, bence mesele burası. toplumun ya da hırsızlığın geldiğini noktaya bakar mısınız?

Elbette hırsız her yerde hırsız, hırsızlığın da büyüğü küçüğü olmaz ama nereye doğru savruluyoruz, anlayan varsa beri gelsin.

Düşünelim o halde; hırsızlık yapan kişi, altın değil ki pastırmayı bozdursun, satsın… Muhtemel olarak, yemek için böyle bir hırsızlık durumu hâsıl oluyorsa, düşünmemiz gereken çok şeyler yok mu?

Şimdi birileri çıkıp diyebilir ki, alt tarafı 6 kilo pastır çalınmış, abartmanın ne gereği var?

İyi, güzel, hoş ama böyle diye diye bugünlere gelmedik mi?

Bugün pastırma, yarın sucuk…

Ya bir sonraki gün ne var sırada?

Daha nelere tanıklık etmekle mükellef olacağız acaba?

Marketlerde, bebek mamalarına alarm takılması, sıvı yağların zincirlenmesini filan gördük görmesine de marjinal bir noktaya doğru hızla yol aldığımızın farkında olan varsa beri gelsin…

Bırakınız yapsınlar, bırakınız çalsınlar ruh halinin dayanılmaz hafifliğine doğru eksen kayması yaşıyoruz sanırım.

Bir tarafta ekonominin ağır şartları, hayat pahalılığı, enflasyon filan derken, bizi biz yapan insani değerlerimizi ciddi manada tüketme faslının orta yerindeyiz…

Yarın geç olmadan, toparlamamız ve halletmemiz gereken sorunsallarımız var; zira bu gidişat hiç hayra alamet değil…