Sağlık Bakanlığı’nın ‘Turkuaz Tablosu’ hiç kuşkusuz ki, günün en çok merak edilenleri arasında ilk sıradaki yerini korumaya devam ediyor. Tablo hayatımıza girdiği günden beri böyle…
Vaka, ağır hasta, vefat, iyileşen, yoğun bakım doluluk oranı…
Rakamlar, rakamlar…
Hepimizin her gün pür-dikkat takip ettiği salgına dair bilgiler silsilesi.
Bakıyoruz ve geçiyoruz. Oysa o tabloda her rakamın bıraktığı hasar, acı tortuları var. Tabii ki ateş düştüğü yeri yakar. Nitekim yakmaya da devam ediyor.
Bir yılı aşkın süredir resmen bir kâbusa tanıklık ediyoruz. Orta yerde gerçekler suratımıza tokat gibi çarpıyor ama nafile; herkes bildiğini okumaya devam ediyor. Hatta bir bazı gruplar var ki, ısrarla bilim ve bilimselliği yok sayma derdine düşerek, “Aman canım sende” moduyla topluma kötü örnek teşkil etme adına ısrar ediyor.
Vaziyet bu noktaya taşınınca gelsin kapanma günleri. Alın işte 17 günlük kapanma.
Hatta ve hatta ortaya çıkan tabloya göre, 19 Mayıs’ın da içine dâhil edileceği süre uzatımından bahsediliyor. Elbette, Ramazan Bayramı’na kadar rakamların dili bize çok şey söyleyecek. Zor günlerden geçtiğimizin altını kalın kalın çizmeye gerek bile yok; her şey orta yerde…
Bir tarafta sağlık… Diğer yanda çarkları dönmeyen, gelir elde edemeyen ve binbir sıkıntıyla eve kapanmak zorunda kalan insanlar. Neresinden tutarsanız tutun, problemli dönem. İşin ruhsal yönüne değinmeye bile gerek yok…
Bu travma, sanki 2021 yılı sonuna kadar devam edecek gibi. Öngörüler haklı olarak bu yönde.
Biz her şeye karşın enseyi karartmadan, insani duygularımızı örselemeden, yardımlaşma, paylaşma duyguları üzerinden yol almaya bakmalıyız. Zira yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da sınavı bu bela.
Umudu kaybetmeyelim; nasılsa çıkar karanlıklar aydınlığa!
