Dilara ATEŞ


EN HAKLI BENİM KAFASI

Herkes, her konuda bir eleştiri durumunda; sanki sürekli birilerini memnun etmemiz gerekiyormuş gibi bir hava estiriliyor.


Herkes, her konuda bir eleştiri durumunda; sanki sürekli birilerini memnun etmemiz gerekiyormuş gibi bir hava estiriliyor. En küçük bir konuda bile insanlar kendi penceresinden bakıp öyle değerlendirmelerde bulunuyorlar. Kimse de demiyor ki; acaba onun penceresinden bu durum nasıl görünüyor? Haliyle, düşünen kimse kalmamış. Herkes kendi manzarasının peşine düşmüş. 

Bizler ne kadar kendi penceremiz dışına çıksak dahi, insanları ne kadar anlamaya çalışsak dahi karşımızda ki insanlardan aynı tavırları göremeyebiliriz. Evet, maalesef ki durum böyle. 

Son zamanlarda toplum olarak birbirimizi anlama erdeminden hızla uzaklaşmaya başladık. 

Sohbetler anlaşmak üzerine değil, karşımızdakini mat etmek üzerine kurulu gibi. 

Yeter ki biri bizimle aynı görüşte olmasın hemen taş atma eylemine geçiş yapıyoruz.

Ne fikirlere saygı göstermeyi biliyoruz ne de konuşmayı. 

Dikkat edin, gözlemleyin göreceksiniz ne demek istediğimi. 

Kimse kimsenin cümlesinin sonunu beklemiyor ve laflar sürekli olarak kesiliyor. 

‘En haklı benim kafası’ hüküm sürüyor ve bu durum insanı epey bir yoruyor. 

Oysaki insanı insan yapan en önemli duygulardan biri empatidir. 

Elbette ki herkesin hayata baktığı bir penceresi ve bir yaşam felsefesi vardır. 

Fakat bu durum, çevremizde ki insanları anlamaya çalışmamıza engel değildir. 

Bütün dünya insanları olarak empati duygusunu yaşamaya ve yaşatmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zaman dilimi içerisinde bulunmaktayız. 

Ne demişler; Empati insanlar arası iletişim kalitesini artırır.