Dilara ATEŞ


ÇEVRE BİLİNCİ VE SORUMLULUK

Bazen güneşin hasretiyle yanıp tutuşursunuz.


Bazen güneşin hasretiyle yanıp tutuşursunuz. 

Bazen de güneşin sizi yakmasından şikâyet edip, gölgeye sığınırsınız…

Yağmur yağarken ıslanmamaya özen gösterir, kendinizi korumak için olağanüstü çaba bile harcarsınız. 

Bazen güneş sizin kurtarıcınız olur, bazen de yağmur…

Yaşam boyu nefes alacağınız bu topraklarda doğanın gücünü asla inkâr edemeyiz. 

Bunun yanı sıra havada yaşamın bir kaynağıdır. Özellikle de temiz hava.

Peki, bunun için bizler yeterince doğayı koruyor muyuz? Ona gerektiği gibi davranabiliyor muyuz?

Bu soruların ardı arkası kesilmez…

Doğrusu doğamıza gereken özeni gösterdiğimizi pek söyleyemeyiz.

Hatta doğal zenginliklerimizin kıymetini yeterince bilmiyoruz desek yeridir.

Bakıldığında 5 yaşındaki çocuk da 50 yaşındaki adam da düzenli bir şekilde ve sürekli olarak yere çöp atabiliyor. Maalesef ki her kesimden insanlarımız sokakları çöp niyetine kullanabiliyor. 

Yere çöp atmak bazılarımız için milli davranış biçimi haline gelmiş! 

Peki, nasıl olurda insan yaşadığı çevreyi kirletirken bu kadar umursamaz olur? 

Nasıl olurda vatan toprağını cennet olarak kabul eden bir millet, dağı taşı, parkı bahçeyi çöp niyetine kullanır? Nasıl olurda 3 metre yakınında ki çöp kutusunu kullanmak yerine, yol kenarlarını kullanır?

Doğrusu bu kadar sorumsuzluk karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum. 

Baktığımızda yol kenarlarında biriken pet şişeler veya sigara izmaritleri eksik olmuyor. 

Güzel memleketimin, yeşil alanlarında bile atıklar görebiliyoruz. 

Bu konuyla ilgili kiminin farkındalığı yüksek, kimi farkında ama duyarsız, kimileri ise farkında bile değil!

Oysaki dünya üzerinde yaşayan her bireyin, doğaya ve çevreye karşı sorumlulukları vardır. 

Toprağa, suya, havaya ve doğal yaşam alanlarımıza zarar vermeden, onları koruyarak ve temiz tutarak gelecek nesillere sağlıklı bir dünya bırakmak hepimizin ortak sorumluluğudur. 

Ve unutmayalım ki, doğanın insana değil insanın doğaya ihtiyacı vardır…