Artık telafisi olmayan haftalara giriyoruz. Bunun en önemli örneği hiç kuşkusuz Cumartesi günü kendi evimizde oynayacağımız Göztepe mücadelesi. Ligin boyu kısaldıkça haliyle telafi imkanınız azalıyor. Hele hele kendi evinizde kaybederseniz, bu sadece bir yenilgi değil, rakipleri harekete geçirecek bir işaret fişeği olacağından bu maça bir değil iki değil üç kere daha fazla önem vermek gerek.
Milli maç arası sona erdi. Artık hiçbir şekilde bahanemiz yok. Kadroda o yok, bu yok, eksiklerimiz var gibi bahanelerin üretileceği haftalar değil bunlar. Sahaya çıkıp, elinizdeki kadronuzla en iyi mücadeleyi vermekten başka hiçbir seçeneğiniz yok.
Özellikle Göztepe maçı, üç puanın yanında Hamza Hamzaoğlu’nun ilk maçı olması nedeniyle de farklı bir konumda. Bunu herkes böyle idrak etmeli. Zira, alınacak bir galibiyet bizi çok farklı konumlara taşırken, alınacak bir yenilgi ise, bizi diplerin karanlık sularına bir adım daha yaklaştıracaktır. Bunun içindir ki Göztepe maç bana göre sezonun finalidir.
Şimdi daha 11 hafta var falan diyenler olacaktır. O 1 hafta kazananlar için bir anlam ifade eder. Kaybettiğinizde ligde ne kadar maç olduğunun bir önemi yok. Bunun için kazanalım ki rakiplerimiz bizden umudunu kessin. Kazanalım ki psikolojik olarak bir adım öne geçelim. Kazanalım ki kendimize olan güvenimiz üst seviyelere taşınsın.
İşte tüm bu duyguların ışığında oynayacağımız bir maç Göztepe maçı. Rakip biraz ununu elemiş eleğini asmış modunda gelecek Kayseri’ye. Bu avantaj mı yoksa dezavanatj mı kestirmek çok zor. Oyuncuların motive olmaları zor olabilir diye baktığımızda avantaj gibi görünebilir. Ama rahat olan, kaybedecek yada kazanacak bir şeyi olmayan takımların sahada çok daha iyi futbol oynadığını unutmayalım.
Göztepe önünde alınacak bir galibiyet bize çok daha güneşli günlerin önüne açacak. Hamza Hamzaoğlu ile birlikte yeni ve iyi bir başlangıç yapmak sanırım bu şehirde yaşayanların ortak noktasıdır. Bunun içinde Cumartesi günü tüm şehirde birlik ve beraberlik rüzgarlarının esmesi şart.
