Dilara ATEŞ


BİLGİYE AÇIK MISINIZ DEĞİL MİSİNİZ?

  Adına toplumsal buhran mı demeliyiz, yoksa körü körüne inanç mı anlamakta zorlanıyorum.


Adına toplumsal buhran mı demeliyiz, yoksa körü körüne inanç mı anlamakta zorlanıyorum.

Bilmiyoruz, bildiğimizi zannediyoruz, işte sorunsalımız da tam olarak bu. Hemen hemen her alanda böyleyiz. En çokta siyasette ve toplumsal olaylarda.

Hepimizin gönlünden geçen siyasi bir yaklaşım veya anlayış vardır, olmalıdır da. Kimsenin buna itirazı yok. Ancak son dönemde körü körüne destekleme, mahallelere ayrılma, ayrışma gibi çok keskin kutuplaşmalar yaşıyoruz. Bu durumla yüz yüze gelmemek için kendi bilgileriniz, kendi görüşleriniz olmalı. Bilgi sahibi olmadan bir görüşü savunmak akıllıca bir durum olmasa gerek.

Karşınızda ki insanı ne kadar severseniz sevin, ne kadar desteklerseniz destekleyin, bilgiye ulaşmadığınız müddetçe, başkalarının verileriyle yaşamanızı sürdürmek zorunda kalacaksınız. Daha da kötüsü, o bilginin doğruluğu var mı yok mu bilmeden peşine düşüp gideceksiniz.

Bir düşünceyi, ideolojiyi, fikri savunacaksanız gereğe ulaşmak gibi bur zorunluğunuz olmalıdır... Bir yerlere gelip kendi bildiğimiz yolda bilinçli bir şekilde ilerlememiz gerekli, bunun içinde çokça okumak doğru bilgiyi yakalamak ve gerçeğe ulaşmak lazım. Bir başkasının sözleri üzerinden, kulak dolma ifadelerin arkasına sığınmakla yetinip kalmamak gerek… Zaten bir başkasının bilgileriyle yetinip kalmak ne kadar doğru olabilir ki? Dünyası hakkında, çevresi hakkında, tuttuğu takım ve benzeri şeyler hakkında ne kadar fikriniz var neyi ne kadar biliyorsunuz bilmiyorum ama bir şeyi bilmediğimiz çok net olarak ortada.

Misal bir çocuk elini atıp ateşi tutmak ister söz gelimi. Eli yanar. Ateşin yakıcı özelliğini öğrenmiş olur. Suyun ateşi söndürdüğünü, derin sularda insanın boğulduğunu, görerek öğrenir.

“Kısacası kişi birçok bilgiyi deneyimleyerek elde eder.”

Bilgiye açık olmayan toplumlar da, yok olmakla yüz yüze kalır!